1. Rain brings out the writer in me.
(Yağmur içimdeki yazarı dışarı çıkarıyor. )
2. Rain, good books, coffee and a friend, what more does one need?
(Yağmur, iyi kitaplari kahve ve bir arkadaş, bir insan daha neye ihtiyaç duyar?)
3. Waking up to the sound of rain is the most beautiful thing.
(Yağmurun sesine uyanmak en güzel şey. )
4. The breezy weather often reminds me of the times when we used to hangout for a coffee.
(Rüzgarlı hava bana sık sık kahve içmeye çıktığımız zamanları hatırlatır. )
5. I am in love with the weather here. What a refreshing breeze!
(Buranın havasına bayılıyorum. Ne kadar da canlandırıcı bir esinti!)
6. To get a rainbow you have to go through the rain, but to get true love you have to go through the pain.
(Bir gök kuşağı edinmek için yağmurun içinden geçmelisin ama gerçek aşkı edinmek için acının içinden geçmelisin. )
7. Food, love and rain. The only way to keep me motivated to work!
(Yemek, aşk ve yağmur. Beni çalışmaya motive etmenin tek yolu!
8. I love you as much as I love the rain.
(Seni yağmuru sevdiğim kadar seviyorum. )
9. If I could pull down the rainbow, I would write your name with it & put it back in the sky to let everybody know
how colorful my life is with a friend like you!
(Hayatımın senin gibi bir arkadaşla ne kadar renkli olduğunu herkese göstermek için gök kuşağını aşağıya çekip üzerine senin ismini yazdıktan sonra gök yüzüne geri koyabilseydim!
10. It feels nice when someone holds
the umbrella for you in the rain.
(Yağmurda şemsiyeyi üzerinde tutan biri olması güzel bir his. )
11. Everyone wants happiness, no one needs pain, but its not possible to get a rainbow, without a little rain :)
(Herkes mutluluk ister, acı değil ama azıcık yağmur olmadan gök kuşağı görmek mümkün değildir. )
Doubts on this article
