1. Cheer up! / Chin up!
(Neşelen! / Başını dik tut!)
2. Smile!
(Gülümse!)
3. It's not the end of the world.
- Not the worst thing that could happen
(Bu, dünyanın sonu değil. )
E. g. If I don't get the job, it won't be the end of the world.
(Örnek: Bu işe giremezsen bu dünyanın sonu değil. )
4. Worse things happen at the sea.
- Things are not as bad as they seem.
(İşler göründüğü kadar kötü değil)
E. g. Don't worry about the results. Worse things happen at the sea.
(Örnek: Sonuçlara üzülme. İşler göründüğü kadar kötü değil. )
5. Look at the bright side.
- Consider the positive aspects of a negative situation.
(Olumlu tarafına bak)
E. g. Things could have been much worse than they are. Look on the bright side.
(Örnek: İşler daha da kötü bir hal alabilirdi. Olumlu tarafına bak. )
6. Every cloud has a silver lining.
- Every difficult or sad situation has a comforting or more hopeful aspect, even though this may not be immediately apparent.
(Her şerde bir hayır vardır. )
E. g. After the fire two years ago few could see the silver lining.
(Örnek: İki sene önceki yangının ardından çok az kişi bu şerdeki hayrı görebildi. )
7. Practice makes perfect.
- Doing something over and over makes one better at it.
(Pratik mükemmelleştirir. )
E. g. Doing something over and over makes one better at it.
(Örnek: Bir şeyi tekrar tekrar yapmak o konudaki becerinizi arttırır. )
8. Lighten up!
- Become or cause to become less serious or gloomy, and more cheerful.
(Rahatla!)
E. g. Lighten up, Sam. It'll turn out all right.
(Örnek: Rahatla, Sam. Her şey iyi olacak. )
9. There's no use crying over spilled milk.
- You shouldn't worry about something that has already happened. It is no use being angry over or upset about something that has already happened and/or you cannot change.
(Olan oldu, üzülmeye gerek yok. )
E. g. Sometimes I regret not taking that job in London. Oh well, there's no point crying over spilt milk.
(Örnek: Bazen Londra'daki o işi kabul ettiğime pişman oluyorum. Ama olan oldu, üzülmeye gerek yok. )
Doubts on this article
